ALTIN SARISI


Bakır asetat ..................... 99 gr

Su ............................... 3,79 lt

Sıcaklık: 71°C.

Temizlenmiş malzemeyi çözeltiye daldırın, yumuşak bir fırça ile fırçalayın ve istenilen renk elde edilene kadar işlemi tekrarlayın. İyice durulayıp kuruladıktan sonra mumlayın veya laklayın.


PİRİNÇ ÜSTÜNE KOYU GRİ

(Elektro kaplanmış pirinç kullanın)

Antimon sülfür (siyah) ....... 28,4 gr

Sodyum siyanür ............... 28,4-170,1 gr

Su ........................... 3,79 lt

Sıcaklık: 82°C.

UYARI: HAVALANDIRMA KULLANIN!

Cila düşük sodyum siyanür derişimlerinde daha yumuşak yüksek sodyum siyanür derişimlerinde daha sert olur.

YÖNTEM: Temizlenmiş malzemeyi çözeltiye daldırın, çıkarıp durulayın ve yumuşak fırça ve sodyum karbonat ile fırçalayın. Daha koyu bir ton elde etmek için daldırma ve durulama işlemini tekrarlayın.

ZENGİN BRONZ

A Bakır klorür ................ 113,40 gram

Demir klorür ................ 28,35 gram

Su .......................... 3,79 l

Sıcaklık- Oda

B Potasyum sülfür ............. 14,17 gram

Su .......................... 3,79 lt

YÖNTEM: Malzemeyi A çözeltisine batırın, daha sonra durulamadan B çözeltisine batırın. İstenilen renk tonu sağlanana kadar işlemi tekrarlayın.


SICAK SÜLFÜR KAHVERENGİ

Potasyum sülfür ............. 14,17 gram

Baryum sülfür ............... 28,4 gram

Amonyak ..................... 28,4 ml

Sıcaklık: 93°C.

YÖNTEM: Temizlenmiş malzemeyi çözeltiye daldırın, durulayın ve ıslakken tel fırçalayın; daha yoğun bir renk elde etmek için işlemi tekrarlayın. Durulayıp kuruladıktan sonra laklayın.


MEŞE RENGİ BRONZ


A ÇÖZELTİSİ Antimon sülfür............... 56,70 gram

Sodyum hidroksit ............113,40 gram

Su .......................... 3,79 lt

Sıcaklık: 71°C.

B ÇÖZELTİSİ Hidroklorik Asit ............ 0,473 lt

Su .......................... 3,79 lt

YÖNTEM: Malzemeyi önceden açıklandığı şekilde temizleyin. İstenilen renk tonu elde edilene kadar aralarda durulayarak sırayla A ve B çözeltilerine batırın (DİKKATLİ BİR ŞEKİLDE DURULAMA YAPILMAZSA ORTAYA ÇÜRÜK KOKULU VE ZEHİRLİ HİDROJEN SÜLFÜR GAZI ÇIKAR — GÜVENLİĞİNİZ İÇİN HAVALANDIRMA KULLANIN!) Parlak noktaları ıslak tel fırça ve sodyum bikarbonat ile düzeltin.

PİRİNCİN RENKLENDİRİLMESİ

Pirincin renklendirilmesi, madeni eşya üretiminden aydınlatma malzemeleri ve yeni ürünlere kadar geniş bir alanı kapsar. Malzeme tamamıyla pirinç ya da kaplanmış pirinç tabakası olabilir.

SÜLFÜR RENKLERİ (SARILAR, KAHVERENGİLER, MAVİLER)

Pirinçteki bakır fazla sülfür içeren bileşiklerle kolayca reaksiyona girerek, pirincin yüzeyinde bakır sülfür filmi oluşmasına neden olur ve renkli bir sonlandırma sağlar.

A ÇÖZELTİSİ Sıvı Sülfür ................. 28,4 ml

Su .......................... 3,79 lt

Sıcaklık: 24°C - 29,5°C

B ÇÖZELTİSİ Bakır Sülfat ................ 28,4 gram

Sülfürik Asit ............... 2,84 gram

Su .......................... 3,79 lt

Sıcaklık: 24°C - 29,5°C

Cilalanacak malzeme, elektrikli temizlenmiş, durulanıp %5 lik hidroklorik aside daldırılıp tekrar durulanmış olmalıdır. 00 sünger taşı kullanarak, yumuşak kıvrılmış ispitli metal telli tekerlek (pirinç) ile yüzeyi tel fırçalayın daha sonra malzemeyi iyice durulayıp 5-10 dakikalığına A çözeltisine batırın, temiz suda durulayıp B çözeltisine 5-10 dakikalığına batırın ve durulayın. İstenilen renk elde edilene kadar A ve B çözeltilerine daldırma işlemlerine devam edin, daha sonra ıslak fırça ve sodyum bikarbonat kullanarak tel fırçalayın. İki ton etkisi için malzeme uygun bir bileşik ya da sünger taşı ve tel tekerlek ile perdahlayın. Durulayıp kuruttuktan sonra berrak bir lak kullanarak vernikleyin.

BAKIR NEDEN KIRMIZIMSI BİR RENKTE GÖRÜNÜR?

Aşağıda görüldüğü gibi, üç temel rengi içeren (kırmızı yeşil mavi) beyaz bir ışık huzmesi bakır kaplama yüzeyine çarpmaktadır (Şekil 4). Bakır, kimyasal ve fiziksel doğasından dolayı mavi ve yeşil ışık dalgalarının çoğunu soğurur (aslında yüzey mavi ve yeşil ışık dalgalarının enerjisini soğurur). Göze yansıtılan beyaz ışık mavi ve yeşil renklerinden yoksundur. Bu yüzden bakır kırmızımsı bir renkte algılanır.

Benzer şekilde, mavi bir camın arkasından baktığınızda her şey mavi gözükür, çünkü mavi cam yeşil ve kırmızı ışığı soğurur. BU RENGİN SOĞURULMA PRENSİBİDİR.

Başka bir deyişle bir nesneyi SOĞURMAYLA renklendirme kabaca FİLTRELEMEYE denktir; çeşitli renkleri içeren bir karışım nesnenin yüzeyi tarafından filtrelenir, geriye kalan renk içeriği yeni bir renk içeriği şeridi ve RENK oluşturur. 5. dersten görüleceği gibi renk ölçüm analizleri, atomların moleküler ve iyonik bileşimlerinin belirli dalga boylarındaki

ışıkları daha fazla soğurduğu ve bu özelliğin ortamdaki atomik bileşiklerin türünü belirlemede kullanılabileceği gerçeğine dayanır.

KARIŞMA ile RENKLENDİRME prensibinin doğası biraz daha farklıdır. Kısmen farklı frekanslarda titreşerek ses yayan iki çatalın birbirine çarptırıldığı deneyi bekli de duymuşsunuzdur. Her iki notayı da belli oranda duyarsınız, fakat belirgin olarak duyduğunuz nota ikisinden de tamamen farklıdır. Oluşan bu yeni notanın sebebi, bazı titreşimlerin birbirini nötralize etmeye ya da etkisini azaltmaya, bazılarının ise birbirinin etkisini arttırmaya eğilimli olduğu için tamamen farklı frekanslarda titreşimlerin ve bunun sonucunda tamamen farklı ses efektlerinin meydana gelmesinden kaynaklanan, DARBE FREKANSIDIR.

Ses dalgalarının “farklı derecelerde” olduğu durumda ses dalgaları arasında “faz farkı” vardır deriz, işte bu noktada darbe ortaya çıkar. Işık şeffaf bir ortamdan geçerken belli bir oranda yavaşlar (kırılma), ve farklı dalga boylarındaki ışıklar farklı oranlarda yavaşlar. Bu sebeple yüzeyin en üstünden göze yansıyan ışık ile yüzeyin en altından göze yansıyan ışık arasında hafif bir faz farkı olacaktır. Bu olay bir darbe veya karışma rengi meydana getirir.

Işık dalga veya titreşimler içeren bir radyasyon enerjisidir. Bu şekilde sarı ışık farklı bir titreşim frekansı mavi ışık farklı bir titreşim frekansındadır vb. Eğer bu farklı frekanstaki titreşimlerin birbiriyle etkileşimi sağlanabilirse, tamamen farklı bir frekansta olan ve tamamen farklı bir renk oluşumuna sebep olan bir darbe titreşimi elde edilebilir. Çok ince tabakaların kullanıldığı bazı durumlarda bu mümkündür (Bkz. Şekil 5). Çok ince bir tabakaya beyaz ışık çarptığında, ışığın bir kısmı yüzeyden göze geri yansıtılır, bir kısmı ise yüzeye nüfuz edip (kırılıp) alt tabakadan geri yansıtılır. Alt yüzeyden geri yansıyan ışık az miktarda yavaşlatıldığı için farklı bir titreşim frekansına sahip olacaktır( farklı frekanslar farklı oranlarda yavaşlatılır), ve bu ışığın dalgaları yüzeyden yansıyan ışığın dalgalarıyla birleşerek tamamen farklı frekansta bir darbe dalgası oluşturacaktır. Frekans ince tabakanın kalınlığına bağlıdır. Tabakanın kalınlığı kritik bir büyüklüktür. Eğer tabaka çok kalın ise (yüzeyin rengi diğerlerine göre daha fazla soğurulan frekanslara bağlı olacaktır) soğurmadan kaynaklanan rengi görürüz. Eğer tabaka yeterince inceyse (sadece birkaç dalga boyu kalınlığında) tabaka kalınlığına göre değişiklik gösteren bir karışma rengi görürüz. Bu darbe frekansı farklı bir ışık rengi oluşumunu sağlar ve görülen renk bu renktir.

Bir örnek verecek olursak, patentli bir işlem olan “ELEKTRO-RENKLENDİRME” de renklendirilecek yüzeyin üzerine bir bakır laktat çözeltisinden ince bir bakır tabaka kaplanır. Uygulama zamana ve akım yoğunluğuna bağlı olarak (İNCE BAKIR TABAKANIN KALINLIĞI) sarı, kırmızı derin yeşil ve mavi arasında değişik renkler elde edilebilir.

Karışma ile RENKLENDİRME prensibiyle doğada bulunan birçok güzel renk (tropikal kuşların kanatlarındaki renkler gibi)elde edilebilir.

Metal renklendirmede optikle daha fazla alakası olan birkaç prensip vardır. Bunlar: kontrast, yoğunluk ve dokudur.

KONTRAST: Sarı bir altını bakırın yanına koyduğumuzda, altını gümüşün yanında koyduğumuzda algılayacağımız sarıdan çok daha soluk bir sarı algılarız. Altın iki durumda da tamamen aynı renge sahip olmasına rağmen her iki metalin yanına konulduğunda farklı şekilde “görünür”. Bu, çok genel bir fenomendir ve optik sinirlerin daha şiddetli olan renkten daha fazla etkilendiği ve soluk renge nispeten daha zayıf bir tepki gösterdiği gerçeğine dayanır.

YOĞUNLUK: Bu, daha önce bir oda boyamış ya da hazırlamışsanız tecrübe etmiş olmanız gereken bir efekttir. Siz ve karınız bir parça boya örneğine bakıp, bu boyanın oturma odası ya da alt kattaki tuvalette ne kadar güzel görüneceğini düşünürsünüz. Bu rengi alıp denedikten sonra görürsünüz ki önceden güzel ve dinlendirici görünen renk odanızda bir kâbus rengine dönüşmüştür. Bunun sebebi rengin birçok kez yansıtılarak yüksek oranda yoğunlaşmasıdır.

Odadaki bir yüzeye çarpan ışık yansıtılarak başka bir yüzeye yönelir, buradan da diğer bir yüzeyden yansıyan ışıkla güçlenip tekrar yansır, bu işlem ışığın sizin şaşkın gözlerinize gelmesine kadar devam eder. Sonuç olarak ufak bir deneme panelindeki renk ticari bir nesnenin üzerinde o kadar da güzel gözükmeyebilir!

DOKU: Dokunun da metal renkleri üzerinde bir etkisi vardır. Parlatılmış bir nesneyle tamamen aynı renkte cilalanmış bir mat nesne, parlatılmış nesneden daima daha koyu gözükecektir. Bunun sebebi yüzeye tutulan ve her zamanki gibi yansıyarak göze ulaşması gereken ışığın yüzeyin kabalığından dolayı dağılmasıdır.

Metallerin kimyasal renklendirilmesi kimyasal tepkimelere dayanır. Bu tepkimeler büyük oranda yüzey tepkimeleridir. Bu sebeple en iyi sonuçların alınması, gereken tepkimenin kontrolüne ve renklendirilecek yüzeyin durumuna bağlıdır. Bu sebeple kullanılacak formüllere geçmeden önce aşağıdaki kuralların üzerinde biraz durmak gerekir!

(1) RENKLENDİRİLECEK MALZEME TAMAMEN TEMİZ OLMALIDIR.

Kimyasal renklendirme yüzey tepkimeleriyle yapılır. Gres tabakaları, kir veya oksit bu yüzeylerde gerekli tepkimenin oluşmasını önler ve bunun sonucunda renklendirme homojen olmaz.

(2) KİMYASAL RENKLENDİRME MADDELERİNİN KONSANTRASYONUNU ARTTIRMAK AYNI SÜREDE DAHA KOYU RENKLER OLUŞMASINA YOL AÇAR

Kimyasal bir tepkime, tepkimeye girecek maddelerin miktarı arttırılırsa, istenilen yönde daha yoğun bir şekilde gerçekleşir.

(3) RENKLENDİRME ÇÖZELTİSİNİN SICAKLIĞINI ARTTIRMAK SÜREDE DAHA KOYU RENKLER OLUŞMASINA YOL AÇAR

Genelde bir kimyasal tepkimenin hızı her on derecelik artışta ikiye katlanır (Santigrat).

(4) BANYODAKİ RENKLENDİRME İŞLEMİNİN ZAMANINI ARTTIRMAK AYNI RENGİN DAHA KOYU TONLARININ OLUŞMASINI SAĞLAR

Kimyasal bir tepkimede, zaman değişkeni önem taşır. Tepkimeye giren bir maddenin (Bu durumda malzemenin) tepkime bölgesinden çıkarıldığı andan itibaren başka bir tepkime meydana gelmez.

Metaller için renklendirme reçeteleri verirken, ilkin en sık renklendirilen metallerinkini vereceğiz.

METALLERİN RENKLENDİRİLMESİ


Bir kaplamacı olarak alışılmamış bir alana giriyorsunuz, sizden ticari ortamda ürünün satılabilmesini sağlayan alışılmamış ve güzel cilalar elde etmek için metalleri renklendirmeniz istenecek. Birkaç istisnayı saymazsak renkli cilaların hemen hepsi dekoratif amaçlıdır. Temeldeki metal için neredeyse hiç koruma sağlamazlar ve aşınma ve kimyasal bozunmadan kaynaklanan zararlardan etkilenmemeleri için berrak koruyucu bir lakla kaplanmaları gerekir. Bu tip cilalarda en belirleyici olan göz zevkidir.

Metaller birçok şekilde renklendirilebilir. Mekanik olarak bir boya ya da lak pigmentinin uygulanmasıyla, termal olarak ısı uygulanmasıyla, kimyasal olarak belli kimyasal maddelerin temel metalle tepkimeye sokulmasıyla, elektrokimyasal olarak temel metalin üzerinde ince bir tabaka oluşturmak için elektrik akımı ve kimyasal maddelerin kullanılmasıyla yapılır. Az miktarda pigmentin uygulanmasıyla diğer üç yöntemle önceden elde edilmiş bir rengin elde edildiği bazı durumları saymazsak mekanik yöntem ile hiç ilgilenmeyeceğiz.

Metal renklendirme çoğu zaman bir sanat olarak görülmüştür ve yapılan son analizlere göre bu doğrulanmıştır. Bir renk yaratmak için gereken formülün içeriğini ve bilimsel kontrolünü öğrenebilirsiniz, ama estetikliği sağlamak için çoğu bilgiyle alakalı olmayan kişisel deneyimlerinize, hislerinize ve kabiliyetinize başvurmanız gerekecektir. Bu sebeple önümüzdeki birkaç sayfada verilecek formülleri hazırlayıp, bunları ufak metal şeritler üzerinde denemek akıllıca olacaktır. Değişik şeyler deneyin ve nasıl sonuçlara varabildiğinize bakın, aşağıda anlatıldığı gibi bütün faktörlerin elde edilmesi mümkündür.

Metallerin renklendirmesi bir sanat olarak görülse de, bu konuda size temel prensipleri ve elde edilecek sonuçları anlamanızda çok yardımı olacak bazı temel gerçekler ya da eğer böyle adlandırmak isterseniz “kurallar” vardır. Şimdi size bu gerçekleri kısaca özetleyeceğim.

RENK OLUŞUMUNUN NEDENİ

Metalik veya metalik olmayan film ve kaplamalarda kullanılan renklerin oluşumu iki şeye bağlıdır. Bunlar SOĞURMA ve KARIŞMA’DIR.

Doğal (gün ışığı) veya yapay beyaz ışık çeşitli dalga uzunluklarındaki ışıkları (renk) içerir. Şüphesiz sık sık karşılaştığınız ya da bir yolla tecrübe ettiğiniz bir deneyde görüleceği gibi, aşağıdaki şekilde bir prizmadan geçirilen gün ışığı, kırılır veya kendisini oluşturan elementlere ayrılır; bu aşağıda verilen sıradaki, çeşitli renk şeritlerini içeren bir gökkuşağı oluşumuyla sonuçlanır: MENEKŞE RENGİ, ÇİVİT, MAVİ, YEŞİL, TURUNCU, KIRMIZI. Güneş ışığının yağmur damlalarından geçerek oluşturduğu böyle bir gökkuşağı teknik dilde “solar spektrum olarak adlandırılır.

Bir elektrik lambasından (tungsten flamanlı) çıkan ışık ta bir prizmadan geçirilerek kırıldığında bir spektrum verir, ama bu spektrum hiç menekşe rengi içermediği ve daha fazla sarı renk içerdiği için solar spektrumdan biraz farklıdır (renk şeritleri daha geniş veya daha dardır, ya da renklerin yoğunluğu daha çok ya da daha azdır.) Her türdeki ışık bu yöntemle kendini oluşturan elementlere ayrılabilir.

Beyaz ışık gerçekte üç ANA RENGİN birleşiminden oluşur: KIRMIZI YEŞİL ve MAVİ. Bu üç ana rengi değişik oranlarda karıştırarak “gökkuşağı”ndaki herhangi bir renk elde edilebilir. Bu tip karıştırmaya toplamsal karıştırma denir. Ama renk bilimi üç ana rengi karıştırmaktan daha karmaşıktır.

Mürekkep ve boyaları karıştırarak renk elde etmek için kullanılan bir başka işlem de çıkarımlı (sübtraktif) karıştırma olarak adlandırılır. Bu işlemde bir boya karışımı üzerine gelen ışığın bir kısmını soğurup diğer dalga boylarını yansıtır. Örneğin sarı bir duvar, üzerine gelen beyaz ışıktaki mavi rengi soğurur, daha sonra birleşip göze sarı olarak ulaşacak yeşil ve kırmızıyı yansıtır. Bunları göz önünde bulundurarak bir bakır parçasının neden kırmızımsı bir renkte olduğunu görelim.